Bugün (25 Temmuz 2020). Sabah saat 09:06 ile 09:36 arasında geçen 30 dakika boyunca koştum. Ve şu anda, bugün (yine 25 Temmuz 2020, ilginç…), saat 22:30 civarı ve bu satırları karalıyorum. Hayır, karalamıyorum. Bir bilgisayarın tuşlarına minik darbeler indiriyorum. İşin bu kısmı çok da mühim değil muhtemelen.
Koşmasaydım eğer, bu satırları da çok büyük ihtimalle yazmıyor olacaktım. Bu arada, modern dünya edebiyatını takip edenler başlıktaki intihali farketmişlerdir. Hemen yargılamayın, Haruki Murakami anlayışla karşılayacaktır beni. Şunun şurasında koştuğum 5 kilometre, yazdığım bir blog gönderisi. Benim şahsım için önemli. Zira, dünyanın resmen hop hop hopladığı, büyük acıların, zorlukların yaşandığı bir dönemde de olsa, uzun zamandır yapmadığım birkaç şeyi yapma fırsatı buldum. Gayet bariz ki koşmak ve yazmak bunlardan ikisi.
Pandemi döneminin ilk iki ayı tam bir hayal kırıklığı idi. Öncelikle şanslı olduğumu belirtmem gerekir. İşimi kaybetmedim, maddi problem yaşamadım, çalıştığım firma beni ofise gitmeye zorlamadı. Hatta tam tersi evimden rahatça çalışabilmem için bana ve tüm diğer çalışanlara verebildiği tüm desteği verdi. Teşekkürler sipirmin! 1 Yıllarca gençliğimdeki kadar okuyamamayı, yazamamayı, topluluk için kodlayamamayı zaman yokluğuna bağladım. Ah İstanbul ah, saatlerimi yollarda yemesen var ya ben ne üretken, ne yaratıcı bir adamdım aslında! Bahsi geçen ilk iki ay gösterdi ki pek öyle değilmiş. İki ay boyunca, artık yollarda geçirmediğim günde belki 4 saat nereye gitti açıkçası ben de tam bilmiyorum. Elimde hep telefon vardı ve kuş cıvıltıları2. Velhasıl 2 ayın bilançosu: 10 kg. fazladan ağırlık (Dünya gezegeni şartlarında 116kg. ağırlığa ulaşmam demek bu), okunan 1 (yazıyla: bir) kitap, bol miktarda twitter takipçisi (teşekkürler!).
Ve hayatımı değiştirmeye başladım. Öncelikle sabahları mesai saati başlangıcından 10 dakika önce uyanma alışkanlığından kurtuldum. Bu otomatikman geceleri saat 2-3 gibi uyuma alışkanlığını alıp götürdü. Hâlâ tam uygulayamasam da kendime ait zamanları bölmeye çalıştım. Sabahları uyanma ile mesai başlangıcı arası az okuma çok yazma, çocukları uyuttuktan sonra yatana kadar hep okuma biraz not alma olsun dedim. En azından adını koydum. Uygulayabilmek, plan denilen kavramın tek olası değeri değil. Planı, yapmanın da bir değer çıktısı var. Duruma biraz mesafeli bakmaya yarıyor. Sakin bir değerlendirme imkanı sağlıyor insana.
Devamında, Ay’da yaklaşık 20kg. olan ağırlığıma bir çözüm buldum. Mucizevi bir yöntem: diyetisyen3. Bilimsel yöntemlerle ihtiyacım olan kalori miktarını makro, mikro besinler arasında paylaştırıp, bana listeler vererek günlük beslenmemi düzene sokan bir kişi. Sonuç 8 haftada 15kg. (Dünyada) gibi bir ağırlık kaybı oldu.
Kilo verebilmek genel motivasyonumu iyice artırırken bir yandan işi hızlandırma amacıyla sabahları koşma fikri devreye girdi. Hemen bir iOS uygulaması4 satın alarak işe başladım. (Evet bir şeyler satın almak da motivasyonumun bir parçası). Uygulamadaki kilo verme hedefli bir programı uygulamaya başladım. Günaşırı koşuyor, her koşu sonrası sosyal medyada var olma ihtiyacıma katkıda bulunuyor, ve garip bir şekilde bir sonraki koşuyu hevesle beklediğimi farketmeye başlıyordum. Çok ama çok uzun zamandır beceremediğim bir şekilde, ilk hevesle kalmayıp tam 5 hafta boyunca toplamda 18 kez sabahları erken saatte belli bir program dahilinde koştum. Yani başladığım bir işi bitirmenin, bir alanda gelişmenin verdiği hazzı öyle unutmuşum ki…
Devam etmeye karar verdim. Uzun yıllardır bir iki post ve bol miktarda tweet haricinde yazı yayınlamadığımı farkettim. Ve yazıyorum! Evet çokça kişisel ve manasız derecede uzun bir yazı oluyor ama olsun. Yazmaya başladım ve bitirdim. Tamamladım. Kapattım. Hayattaki en önemli meleke olabilir mi bitirmek? Başarmak değil, denemek de değil. Bitirmek. Belki. Bilmiyorum. Bana ne?
10 kilometrelik yeni bir programa başlıyorum şimdi. 6 hafta sonunda hedefim 10 kilometre koşabilmek. Daha az kişisel, daha teknik, daha faydalı yazılar yazmak da hedeflerim arasında. Bu yazıları desteklemek için yüksek kalitede, düzenli okumak da öyle. Bunun yanına biraz da topluluk için, açık kaynak kodlayabilmek belki eklenir. Kim bilir? Dedim ya, planı kurmaktır bazen bizi bitiş çizgisine taşıyan.